Çok uzaklarda, tarih kitaplarına sevgi, fedakârlık ve cömertlik gibi değerlerle yazılmış küçük bir köy vardı. Bu köyde Hz. Ebubekir adında, kalbi sevgi ve iyilikle dolu bir adam yaşardı. O, ne kadar azı olsa, elindekini mutlaka paylaşır, hiçbir zaman eli boş dönen olmazdı. Herkes onun cömertliğinden, yardımlarından bahsederdi.
Bir yıl, beklenmedik bir kuraklık köyü etkisi altına aldı. Tarlalar kuruyor, hayvanlar susuzluktan zayıflıyordu. İnsanlar zor günler geçiriyor, açlık ve susuzluk yüzünden yüzler gülmüyordu. Çocuklar karnını doyuracak yemek bulamıyor, yaşlılar ise güçten düşüyordu.
Ebubekir, evine girerken yolda karşılaştığı komşusu Hasan’ın yüzündeki endişeyi hemen fark etti. Hasan’ın kapısını çaldı. Hasan açtı kapıyı, gözleri nemliydi. “Durumumuz çok kötü, elimizde ne yiyecek ne de içecek kaldı,” dedi. Ebubekir sakin ama kararlı bir şekilde, “Kardeşim, panik yapma. Elimizdeki az da olsa her şeyi paylaşacağız. Allah yardımcımızdır,” dedi.
O gün, evinde bulunan küçük miktardaki un, zeytin ve ekmekleri toplayıp köy meydanına götürdü. Yanına birkaç gönüllü aldı, aç olan herkese dağıttı. Çocuklar sevinçle ekmekleri aldı, yaşlılar Allah’a şükretti. O anda herkes anladı ki; küçük bir sadaka bile yüreklerde büyük değişim yaratır.
Günler geçtikçe kuraklık devam etti, köylüler daha çok yoruldu, umutları azaldı. Bazıları evlerini terk etmek istedi, bazıları ise pes etti. Ebubekir köyün gençlerini topladı ve onlara, “Pes etmek yok! Birlikte çalışır, birbirimize destek olursak her zorluğun üstesinden geliriz. Allah sabredenleri sever,” dedi. Gençler cesaret buldu. Hep birlikte tarlalarına gittiler, eski kuyuları kazdılar ve yağmur duası yapmak üzere köy meydanında toplandılar.
Ebubekir’in cömertliği köyde anlatılır, herkes birbirine ilham olurdu. Bir gün küçük Fatma, komşusunun aç olduğunu gördü. Kendi küçük yemeğinden paylaştı. Yaşlı Meryem teyze, hasta olan komşusuna yemek götürdü. Çocuklar birlikte oynarken ihtiyaç sahibi arkadaşlarına küçük hediyeler verdi. Her iyilik, köyde mutluluk zinciri oluşturdu. İnsanlar artık yardımlaşmayı, sevgiyi öğrenmişti.
Bir sabah, köye yabancı biri geldi. O, bilge bir adamdı ve Allah’ın rahmetini, sadakanın önemini anlatmak için gelmişti. Köylülerle konuşurken Ebubekir’i yanına çağırdı. “Senin kalbindeki sevgi ve cömertlik, cennetin kapılarını aralayan anahtardır,” dedi. “Kalpten verilen her iyilik, Allah katında çok değerlidir.”
Ebubekir bu sözleri duyunca yüreği sevgiyle doldu. Daha çok iyilik yapmak için söz verdi. Köyde iyilik hareketi büyüdü, insanlar paylaştıkça çoğaldı. Açlar doydu, yalnızlar arkadaş buldu. Köy, sevgiyle dolup taşmaya başladı.
Bir gece Ebubekir rüyasında Peygamber Efendimiz’i gördü. Peygamber ona, “Ey Ebubekir, kalbindeki cömertlik ve sadaka Allah katında çok kıymetlidir. Kalbini hep temiz tut, iyilikten vazgeçme. Senin gibi müminler ümmetin umut ışığıdır,” dedi. Ebubekir bu rüyadan güç alarak iyilik yapmaya devam etti.
Bir gün köyde büyük bir yangın çıktı. Evler alevler içinde kalmış, insanlar panik içindeydi. Ebubekir hemen harekete geçti. Yardım etmek isteyenleri organize etti, yangını söndürmek için herkes elinden geleni yaptı. Yangın söndüğünde herkes yorgun ama umut doluydu. Ebubekir, evi yanan ailelere yiyecek, giyecek ve barınak sağladı. Köy yeniden hayata döndü.
Yıllar geçtikçe Ebubekir’in cömertliği efsane oldu. İnsanlar onun yolundan gitmeyi öğrendi. Köyde paylaşmak, yardımlaşmak yaşamın ayrılmaz parçası haline geldi. Herkes bilir ki; küçük sadakalar birleşince büyük mutluluklar doğar. Kalplerdeki sevgi çoğalır, Allah’ın rahmeti üzerlerine iner.
Masal bize öğretir ki; kalpten gelen küçük iyilikler bile büyük kapılar açar. Sadaka sadece para değil, sevgi, saygı ve yardımdır. İyilik yapmaktan vazgeçmeyenler, dünyayı ve ahireti güzelleştirir. Her birimiz küçük bir ışık olursak, karanlıklar aydınlanır.
Hızlı Masal
HizliMasal.com olarak, size en güzel masalları paylaşmaktan gurur duyuyoruz.
© 2025. All rights reserved.
iletisim@hizlimasal.com