Çok ama çok eski zamanlarda, dünya daha farklıydı. Gökyüzü mavinin en parlak tonuyla parlar, topraklar devasa bitkilerle kaplanırdı. Hayvanlar, özellikle de dinozorlar, dünyanın hakimi gibiydiler. Kimi kocaman, kimi küçük, kimi etçil kimi otçuldu. Hepsi birlikte yaşar, ormanın, nehirlerin ve dağların krallığını oluştururlardı. Ama sonra, ansızın, onlar gözden kayboldular. Onların nerelere gittikleri, ne oldukları, hala büyük bir gizemdi.

Arda, Ece ve Mert, küçük bir kasabada yaşayan üç çok iyi arkadaştı. Arda, bilime meraklı, her şeyi öğrenmek isteyen bir çocuktu. Ece, cesur ve hayal gücü çok genişti, en zor durumlarda bile asla yılmazdı. Mert ise lider ruhluydu; dostlarına yol gösterir, onları motive ederdi. Üçü de çocukluklarından beri dinozorların gizemini çözmek isterdi.

Bir gün, kasabanın yakınlarında büyük bir mağarada arkeolojik kazılar başladı. Kasaba halkı heyecanla kazıları izliyordu. Arda, Ece ve Mert de hemen o alana koştu. Orada, profesör Deniz adlı yaşlı ve bilgili bir bilim insanıyla tanıştılar. Profesör onlara dinozorlar hakkında bir sürü bilgi verdi ama en büyük gizemin dinozorların neden ortadan kaybolduğu olduğunu söyledi.

"Bu," dedi Profesör Deniz, "bize hala cevaplanmamış bir soru. Ama bu mağara ve civarında bulduğumuz bazı işaretler, büyük bir sır saklıyor olabilir."

Çocuklar gözleri parlayarak birbirlerine baktılar. İşte maceraları başlamıştı.

İlk İzler

Profesör Deniz, çocuklara eski bir harita verdi. Bu harita, mağaranın içinden başlayan ve uzaklara uzanan gizli tünelleri gösteriyordu. Arda, Ece ve Mert, maceraya atılmaya hazırdılar.

Ertesi sabah erkenden, sırt çantalarını hazırladılar. Yanlarına su, yiyecek, pusula ve not defterleri aldılar. Profesör onlara temkinli olmalarını, dikkatle ilerlemelerini söyledi.

Mağaraya girdiklerinde, karanlık ve serin hava onları karşıladı. Ece elindeki fenerle yolu aydınlatıyordu. Mert haritayı dikkatle inceliyordu.

"İlk hedefimiz mağaranın derinliklerinde bulduğumuz o eski yazıt," dedi Mert.

Yol boyunca duvarlarda çizilmiş garip şekiller, hayvan figürleri vardı. Arda, "Bunlar dinozorların tarihini anlatıyor olabilir," diye düşündü.

Bir süre sonra dar bir koridora geldiler. Koridorun sonunda büyük bir kapı vardı. Kapının üstünde, eski bir dilde yazılmış kelimeler kazılıydı. Profesörün notlarına göre, bu kapı özel bir şifreyle açılıyordu.

Şifre ve Kapının Ardındaki Dünya

Çocuklar, kapının üzerindeki sembolleri incelediler. Arda, "Bu semboller yıldızları gösteriyor," dedi. "Sanırım şifre bu yıldız dizisine göre olacak."

Saatlerce düşündüler, denediler. Ece biraz endişelendi ama Mert onları cesaretlendirdi.

"Birlikte başaracağız. Sabırlı olmalıyız," dedi.

Sonunda, kapının üzerindeki semboller doğru dizildi ve kapı ağır ağır açıldı. İçerisi, hiç beklemedikleri bir yerdi. Göz kamaştırıcı renkler, garip sesler ve parlak ışıklar vardı.

Bu kapı, zamanda ve mekânda bir geçitti. Çocuklar, dikkatle içeri adım attılar.

Zamanda Yolculuk

Kapıdan geçtiklerinde kendilerini milyonlarca yıl öncesinde, dinozorların yaşadığı çağda buldular. Etraf, devasa ağaçlar, garip çiçekler, rengarenk kuşlar ve tabii ki dinozorlarla doluydu.

İlk başta biraz korktular ama sonra çevreyi keşfetmeye başladılar. Devasa bir brontosaurus onlara yaklaştı ve merakla baktı. Ece yavaşça elini uzattı, dinozor nazikçe başını okşadı.

Arda, "Bunlar düşündüğümüz kadar kötü yaratıklar değilmiş," dedi.

Ancak, zamanın akışı garipti. Bazı anlar hızlanıyor, bazıları yavaşlıyordu. Mert, "Bu dünya zamanda farklı işliyor. Burada çok kalamayız," diye uyardı.

Dinozorların Sırrı

Çocuklar dinozorların yaşamını gözlemledikçe, neden yok olduklarını da anlamaya başladılar. Büyük bir meteorun dünyaya çarptığı, bunun sonucu büyük yangınlar çıktığı ve iklimin değiştiği bilgisi onlara ulaştı.

Ama asıl önemli olan, dinozorların yok oluşunun doğal döngünün bir parçası olduğuydu. Dünya, yeni türlere ve canlılara yer açmak için değişiyordu.

Ece, "Yani bu, doğanın büyük bir dengesi," dedi.

Dönüş ve Öğretiler

Zamanda yolculuklarının sonunda, çocuklar günümüze döndüler. Ama artık eski çocuklar değillerdi. Yeni şeyler öğrenmiş, doğaya ve yaşama daha büyük bir saygı duymaya başlamışlardı.

Profesör Deniz’e bulduklarını anlattılar. Profesör, "Bu keşif, insanlara doğayı korumanın önemini hatırlatmalı," dedi.

Çocuklar, kasabalarında bu bilgiyi paylaştılar. Herkes doğaya daha çok dikkat etmeye başladı.

Son Söz

Dinozorlar, sadece geçmişin hikayesi değil, geleceğin öğretmeniydi. Onların izinden giderek, dünyayı korumak herkesin görevidir.