Bir varmış bir yokmuş… Uçsuz bucaksız denizlerin kıyısında, küçük bir balıkçı köyünde yaşayan Elif adında bir kız çocuğu varmış. Elif henüz on yaşındaymış ama yüreği koskocaman, dualarla büyüyen, Allah’a her işinde sığınmayı bilen bir denizciymiş.
Dedesi Mustafa Dede, yıllardır balıkçılıkla uğraşırmış. Her sabah gün doğmadan kayıklarına binip denize açılır, Allah’ın verdiği rızkla eve dönerlermiş. Elif, dedesinin dizinin dibinden hiç ayrılmaz, ona hem yardım eder hem de dualarını öğrenirmiş. Bir gün sabah ezanıyla birlikte uyanan Elif, dedesiyle kayığa binmiş. Gök biraz bulutluymuş ama deniz durgunmuş. Dede torun "Bismillah" diyerek yola çıkmışlar. Ancak denizin ortasına geldiklerinde birdenbire hava kararmaya, rüzgar uğuldamaya başlamış.
Dede tedirgin olmuş:
— “Fırtına geliyor evlat... Ama biz Allah’a emanetiz. Sakın korkma, sadece dua et.”
Elif hemen ellerini açmış ve şöyle dua etmiş:
— “Allah’ım, sen bizim Rabbimizsin. Bizi koru, rızkımızı ver, bizi hayra ulaştır. Eğer yardım edersen biliyorum ki bize kimse zarar veremez...”
Tam o anda, sislerin içinden bembeyaz kıyafetler giymiş, yüzü nurlu bir adam belirmiş. Küçük bir kayıkla usulca yanlarına yaklaşmış. Dede hayretle bakmış:
— “Bu denizde bizden başka kimse yoktu...”
Adam gülümseyerek konuşmuş:
— “Korkmayın. Siz doğru yoldasınız. Sadece biraz yönünüzü kaybettiniz.”
Elif merakla sormuş:
— “Amca, sen kimsin?”
Adam, Elif’in başını okşayarak şöyle demiş:
— “Ben Hızır’ım. Allah’ın izniyle zaman zaman doğru yolda olanlara yardım ederim.”
Dede hemen saygıyla başını eğmiş. Hızır aleyhisselam, göz açıp kapayıncaya kadar kayığın yönünü çevirmiş, gökyüzü açılmış, dalgalar sakinleşmiş. Kayıkları kıyıya doğru ilerlemeye başlamış. Elif’in içi tarif edemeyeceği bir huzurla dolmuş.
Yolda giderlerken Hızır aleyhisselam Elif’e dönerek sormuş:
— “Ey küçük denizci, bana söyle bakalım, bir gemi kaptanı neye göre yön bulur?”
Elif düşünmüş:
— “Yıldızlara bakar, pusulasını kullanır… Ama en önemlisi Allah’tan yardım ister.”
Hızır tebessüm etmiş:
— “Aferin sana. Gerçek pusula kalptedir. Kalbi temiz olanın yönü şaşmaz. Senin kalbin Allah sevgisiyle dolu.”
Sonra elini denize uzatmış. Parmaklarının ucunda balıklar oynamaya başlamış.
— “Rızık Allah’tandır. Ama sabır ve şükürle gelir. Rızkın çoğu görünmeyen sabırla saklanır.”
Dede ile torun gözlerine inanamamış. O gün hiç ağ atmadan, Hızır’ın kayığından bir sepet balık almışlar. Hızır, sepeti verirken şöyle demiş:
— “Bu sadece rızık değil, bir emanettir. Bu balıkları sadece kendinize değil, ihtiyacı olanlara da dağıtın. Çünkü gerçek zenginlik paylaşmaktır.”
Kıyıya vardıklarında Hızır aleyhisselam kayığıyla birlikte gözden kaybolmuş. Sanki rüzgârla birlikte eriyip gitmiş.
Köye vardıklarında Elif, dedesiyle birlikte balıkların bir kısmını annesine götürmüş, kalanını ise yaşlılara, yoksullara dağıtmış. Herkese Hızır’ın sözlerini anlatmış:
— “Paylaş ki Allah sana daha fazlasını versin. Kalbin temizse yönün şaşmaz. Sabır edersen, yardım beklemediğin yerden gelir!”
O günden sonra Elif sadece bir balıkçı değil, köyde sevilen, güvenilen, yardımsever bir çocuk olmuş. Her sabah dua ile güne başlar, “Ya Rabbi! Bizi Hızır’a denk getir!” dermiş. Çünkü bilirmiş ki, bazen bir fırtınada, bazen bir sepet balıkta, bazen ise bir tebessümde Hızır gibi bir yardım eli çıkar karşına...
Ve o günden sonra, Elif her denize açıldığında gözlerini kısar, ufka doğru bakar, kalbinde bir dua fısıldarmış:
“Hızır gibi gel, ey Rahmet...”
Hızlı Masal
HizliMasal.com olarak, size en güzel masalları paylaşmaktan gurur duyuyoruz.
© 2025. All rights reserved.
iletisim@hizlimasal.com