Bir zamanlar, denizlerin kıyısında küçük bir kasaba vardı. Bu kasabanın halkı Allah’a inanmaz, peygamberlerin sözlerine kulak vermezdi. İnsanlar kötü davranıyor, birbirlerine haksızlık yapıyor, yalan söylüyor, zalimlik yapmaktan çekinmiyordu.

O kasabaya Allah, Hz. Yunus’u peygamber olarak gönderdi. Hz. Yunus, insanlara Allah’ın birliğini, adaletini ve merhametini anlatmaya başladı. Gözleri sevgiyle parlıyor, sesi güvenle doluydu. Ancak halk, onu dinlemiyor, sözlerine aldırmıyordu.

Bir gün Hz. Yunus, sabrının sınandığını hissetti. "Neden onları uyarmaya devam ediyorum? Neden iyilikleri kabul etmiyorlar?" diye düşündü. Gözleri doldu, kalbi sıkıştı. Ama yine de Allah’a tevekkül etti.

Ama halk değişmedi. Günler geçti, Hz. Yunus’un üzüntüsü büyüdü. O, içinde bir fırtına koparken, bir karar verdi. Kasabayı terk edip denize açılacaktı.

Kıyıya geldiğinde büyük bir gemiye bindi. Deniz sakin görünüyordu ama kalbinde fırtına vardı. Gemide başka yolcular da vardı. Gemiciler, yolculuğun uzun ve zor olacağını söylüyor, herkes hazırlık yapıyordu.

Gemi yola çıktı. Ancak bir süre sonra deniz öfkelenmeye başladı. Bulutlar kara kara toplanıyor, şimşekler çakıyor, dalgalar gemiyi sağa sola savuruyordu. Mürettebat korku içinde dua etmeye başladı.

Kaptan, herkesin can güvenliği için “Denize birini atmazsak batacağız!” diye bağırdı.

Gemidekiler birbirine baktı. Kura çekilmesine karar verdiler. Kura, Hz. Yunus’a çıktı.

Hz. Yunus, korkmadan dedi ki:
— Allah’ın takdiri budur. Ben hazırım.

Gemiden atladığında, soğuk su onu sardı. Dalgalar onu yutmaya çalışıyordu. Ancak Allah onun duasını işitmişti. Büyük bir balık, onu yuttu ve karanlık, soğuk karnında sakladı.

Hz. Yunus, karanlık ve sessizliğin içinde yalnızdı. Ama kalbi dolu doluydu. Korkusunu yenip Allah’a yöneldi.

O karanlıkta, Hz. Yunus şunları söyledi:
“Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke inne küntü minez-zâlimîn.”
(Senden başka ilah yoktur, seni her türlü noksanlıktan tenzih ederim, ben zalimlerden oldum.)

Bu dua, karanlık balığın karnında yankılandı. Allah, onun samimi tövbesini ve duasını kabul etti. Balık, Hz. Yunus’u denize bıraktı.

Kıyıya vurduğunda güneş doğmaya başlamıştı. Hz. Yunus, soğuk sulara rağmen ayağa kalktı. Kalbi hafiflemiş, ruhu güçlenmişti. O andan itibaren sabrın, tövbenin ve Allah’a güvenmenin önemini çok iyi anlamıştı.

Köye döndüğünde, halkın kalplerinin yumuşadığını gördü. Artık sözlerine kulak veriyor, iyilik yapmaya başlamışlardı. Hz. Yunus, insanlara Allah’ın merhametini, sevgisini anlattı.

Onun sabrı ve duası, kasabayı karanlıktan aydınlığa çıkarmıştı.