Uzak diyarlarda, yemyeşil vadilerin arasında küçük, huzurlu bir köy vardı. Bu köy, yıl boyunca birçok güzelliğe ev sahipliği yapardı ama en çok beklenen şey, yazın en sıcak günlerinde gelen tatlı bir esintiydi. Köyde herkes bu esintiyi çok severdi çünkü o, sadece serinlik getirmekle kalmaz, insanlara mutluluk ve huzur da verir, sanki cennetten gelmiş gibi hafifçe dokunurdu.

Yaşlılar köy meydanında bir araya gelip, çocuklara bu esintinin sırlarını anlatırdı. Onlara derdi ki: “Bu tatlı esinti, Allah’ın bize gönderdiği bir nimettir. O, kalplerimizi ferahlatır, sıkıntılarımızı hafifletir. Ama bu esinti, sadece doğanın bir parçası değil, aynı zamanda Allah’ın sevgisinin bir simgesidir.”

Bir yaz günü, köyde büyük bir sıcaklık bastırdı. Güneş tepeye ulaşmış, toprak kurumaya başlamıştı. İnsanlar dışarı çıkmakta zorlanıyordu, hayvanlar susuzluktan halsiz düşüyordu. O gün köyün çocuklarından küçük Elif, büyükannesine sordu:

— Anneanne, bu tatlı esinti neden bazen gelir, bazen gelmez?

Büyükannesi gülümseyerek cevap verdi:

— Sevgili Elif, o esinti sadece rüzgâr değil. O, Allah’ın rahmetidir. O gelince kalplerimiz rahatlar, doğa canlanır. Ama biz de ona layık olmalıyız. Doğaya, insanlara ve hayvanlara sevgiyle yaklaşmalıyız ki o esinti hep bizimle olsun.

Elif bu sözleri duyunca çok düşündü. O andan itibaren, köydeki herkes gibi o da doğayı korumaya ve insanlara yardım etmeye başladı.

Günler geçti. Köydeki bir grup çocuk, bir araya gelip şöyle dedi:

— Bizim görevimiz, bu tatlı esintiyi hak etmek. Bunun için doğayı koruyacak, hayvanlara zarar vermeyecek, birbirimize iyilik edeceğiz.

Birlikte ağaç diktiler, nehirleri temizlediler, yaşlılara yardım ettiler. Her akşam dua ederken, Allah’a şükrettiler.

Bir sabah, Elif ve arkadaşları köyün dışındaki ormana gittiler. Orman kurumuş, kuşlar gitmişti. Çocuklar çok üzüldü. Elif dedi ki:

— Eğer biz doğayı koruyamazsak, o tatlı esinti bir daha gelmez.

Arkadaşları da ona katıldı. Hep birlikte çalışmaya karar verdiler. Ağaçları suladılar, küçük hayvanlara yiyecek getirdiler. Herkes elinden geleni yaptı.

Bir süre sonra, tam umutsuzluk başlarken, gökyüzünde hafif bir esinti başladı. Bu esinti önce yaprakları, sonra çocukların saçlarını okşadı. Herkes yüzünde büyük bir mutlulukla dışarı çıktı. Kuşlar geri dönmüş, çiçekler açmaya başlamıştı.

Yaşlılar köy meydanında tekrar toplandılar ve dediler ki:

— İşte, Allah’ın rahmeti tekrar bizimle. Bu tatlı esinti, sevgi ve iyilikle çağrılır. Sizler onun değerini bildiniz.

Elif ve arkadaşları, Allah’a şükür ederken anladılar ki; gerçek mutluluk, doğaya ve birbirimize gösterdiğimiz sevgi ve saygıyla gelir.