Tropikal orman o sabah rengarenkti. Güneş yeni doğmuş, altın rengi ışıklar dev yaprakların arasından süzülüyordu. Çiçeklerin üzerindeki çiy damlaları inci gibi parlıyordu. Kuşlar birbirine sabah şarkıları söylüyor, böcekler minik orkestralar gibi vızıldıyordu.
Ama bütün bu canlılık, ormanın en meşhur tembeli olan maymun Toti için sadece fonda çalan bir müzik gibiydi. O, mango ağacının en üst dalında, gölgenin en serin olduğu yerde sırtüstü yatıyor, kuyruğunu aşağı sallamış hâlde bulutları izliyordu.
Bir alt dalda, parlak tüylü papağan Pepe sabah enerjisiyle çığlık attı:
— “Toti! Mangolar bugün tam olgun, gel toplayalım.”
Toti yarı kapalı gözlerle mırıldandı:
— “Hmmm… Şimdi olmaz Pepe. Önce biraz… kuşları dinleyeyim.”
Pepe kıkırdadı:
— “Sen kuşları değil, kendi horlamanı dinliyorsun.”
Toti gülümsedi:
— “Horlamak da bir yetenek sonuçta.”
O sırada sincabın biri dalların arasında şimşek gibi geçti. Sisi adındaki bu sincap, minik kollarına cevizler doldurmuştu.
— “Toti, hâlâ mı buradasın? Akşama hiçbir şey bulamazsın.”
Toti patisini salladı:
— “Ceviz mi? Onları yemek için çok sert ısırmak lazım. Ben dişlerimi yormak istemiyorum.”
Derken kertenkele Lila dalların arasında sürünerek çıktı:
— “Güneşin altında durmak harika! Sen de gelsene, Toti.”
Toti başını çevirdi:
— “Güneşte terlerim, terlemek yorucu.”
Aradan yarım saat geçti, Toti hâlâ aynı yerdeydi. Karnı hafifçe guruldadı. Kuyruğunu oynattı ama kalkmadı. “Belki birileri mango getirir” diye düşündü.
Az ileriden küçük bir maymun yavrusu seslendi:
— “Toti abi! Biz mango toplamaya gidiyoruz, gelir misin?”
Toti gözlerini kapattı:
— “Siz gidin, ben burada dalları beklerim. Düşerse bana gelir.”
Öğleye doğru, güneş tepeye çıkınca orman iyice ısındı. Toti sonunda kalktı, yavaş adımlarla mango ağacına tırmandı. Ama gördüğü manzara korkunçtu: Bir tane bile mango kalmamıştı.
Ağacın dibinde kertenkele Lila güneşleniyordu.
— “Ne oldu Toti? Mangolar sabah toplandı.”
— “Toplandı mı? Ama ben biraz daha dinlenecektim.”
— “İşte o ‘biraz daha’ yüzünden aç kaldın.”
Toti, mango bulmak için Pepe’nin yanına gitti. Pepe, kocaman bir yığın mango ile gölgede oturuyordu.
— “Pepe… bana da verir misin?”
Pepe kanadını salladı:
— “Keşke verebilsem dostum. Ama bunlar sabahtan beri topladıklarım, başkasına yetecek kadar yok.”
Bir şansını kaplumbağa Tubada denedi. Tuba yapraklarını kemiriyordu.
— “Tuba, biraz mango verir misin?”
— “Ben mango yemem, yaprak yerim. Ama sana bir yaprak ikram edebilirim.”
Toti suratını buruşturdu:
— “Yaprakla karnım doyar mı hiç?”
En son tavus kuşu Lola’ya gitti. Lola, sabah bulduğu üç parlak mangoyu sergiliyordu.
— “Lola, bir tanesini alabilir miyim?”
— “Alabilirsin ama karşılığında şu büyük tüyümü parlatman lazım.”
Toti, “O kadar iş yapacağıma aç kalırım daha iyi…” diye mırıldandı.
O akşam Toti, boş karnına rağmen mango hayalleriyle uyumaya çalıştı. Karnı öyle guruldayıp durdu ki, gökyüzündeki ay bile ona “Yarın erkenden kalk,” der gibi parlıyordu.
Ertesi sabah güneş doğarken Toti gözlerini açtı. İlk defa kendi kendine,
— “Tamam! Bugün tembellik yok,” dedi.
Pepe bile şaşırdı:
— “Erken kalkan Toti! Bu tarihi yazmak lazım.”
Toti, Pepe’yle birlikte mango toplamaya çıktı. Dallara tırmandı, uzandı, terledi… ama kolları dolusu mango ile döndü. Gölgesine oturup ilk ısırığı aldığında yüzü gülümsedi:
— “Çalışmak zor ama aç kalmaktan çok daha iyiymiş.”
O günden sonra Toti hâlâ tembel olmayı severdi ama mango zamanı geldiğinde en önce yola çıkan o olurdu.
Hızlı Masal
HizliMasal.com olarak, size en güzel masalları paylaşmaktan gurur duyuyoruz.
© 2025. All rights reserved.
iletisim@hizlimasal.com