Ormanın kenarında, çatısı hafif yamuk, bacasından havuç çorbası kokusu tüten minicik bir kulübede Pofuduk adında bembeyaz tüylü, kocaman kulaklı ve kocaman… kafası biraz karışık bir tavşan yaşardı.
Pofuduk, ormanın en tatlı, en iyi kalpli ama en unutkan canlısıydı. Mesela geçen kış, sıcak tutar diye iki havucu kulaklarına bere niyetine takmış, bir hafta öyle gezmişti.
Bir sabah Pofuduk uyanır uyanmaz kollarını gerdi, kulaklarını sağa sola salladı. “Bugün havuç günü!” dedi coşkuyla. Elini çuvalına attı, dışarı fırladı. Bahçesinde havuçlar turuncu güneşler gibi parlıyordu. O kadar güzellerdi ki, yanlarından geçen uğurböceği bile gözlük takmak zorunda kaldı.
Pofuduk, “Ohh, bugün en az elli tane toplarım!” diye mırıldanarak işe koyuldu. Topladı, topladı, topladı… Ve sonunda tam kırk iki havuçla çuval doldu. “Bunlar bana bir hafta yeter!” diye gururlandı.
Çuvalı kapının önüne bıraktı. “Hemen bir bardak havuç suyu yapıp gelirim,” dedi. Mutfakta sadece üç dakika oyalanmıştı. Ama geri geldiğinde… çuval yoktu!
— “Aaaaaaaaaaaaa! Havuçlarım!” diye öyle bir çığlık attı ki, karşı tepede otlayan koyunlar bile irkildi.
Tam o sırada pencereden komşusu Minnoş Fare kafasını çıkardı.
— “Ne oldu yine?” dedi Minnoş.
— “Havuçlarım gitmiş! Tam kırk iki taneydi Minnoş, kırk ikiii!”
— “Belki sayıyı yanlış hatırlıyorsundur?”
— “Hayır! Havuç sayma konusunda doktora yapabilirim!”
— “Eee, havuçlar kendi kendine yürüyemez ya.”
— “Belki zıplayıp gitmişlerdir…” dedi Pofuduk ciddi ciddi.
İz sürmeye başladılar. Bahçede minik turuncu lekeler vardı. Havuç suyu damlaları gibi… İzler ormana doğru gidiyordu.
İlk karşılarına Bay Tonton Kaplumbağa çıktı. Bay Tonton, yavaşça marul kemiriyordu.
— “Bay Tonton, buradan turuncu bir şey geçti mi?” diye sordu Pofuduk.
Bay Tonton düşündü, düşündü… “Hmm… Turuncu mu? Evet, az önce turuncu bir şapka takmış bir sincap gördüm.”
— “O kesin benim havuç!” diye bağırdı Pofuduk.
Minnoş: “Yok artık, şapka diye havuç mu takar?”
Pofuduk: “Ben geçen sene havuçtan kulaklık yaptım…”
İzleri takip ederken bu kez Gaga Amca Ördek’le karşılaştılar. Gaga Amca gölette keyifle yüzüyordu.
— “Gaga Amca! Havuç gördün mü?”
— “Havuç mu? Göle düşen uzun turuncu bir şey gördüm. Balıklar hâlâ şaşkın.”
Pofuduk: “Göle mi?! Benim havuçlarım yüzme bilmiyor!”
Biraz ileride Çilli Karga’yı gördüler. Çilli’nin gagasında kocaman bir havuç vardı.
— “O havuç benim!” diye bağırdı Pofuduk.
Çilli: “Ben bunu bahçemde süs olarak kullanacaktım. Çok dekoratif duruyor.”
Minnoş: “Havuç yenir Çilli, saksıya dikilmez!”
Daha sonra ormanın en yaramazı Sincap Cızır’a rastladılar. Cızır, havuçlardan bir havuç salıncağı yapıyordu.
— “Cızır! Onlar benim havuçlarım!”
— “Aa, sahipsiz sanmıştım. Gelin, önce sallanalım, sonra veririm.”
Salıncakta öyle kahkaha attılar ki, yere düşünce bile gülmeye devam ettiler. Ama hâlâ tüm havuçlar bulunmamıştı.
Son olarak, Bay Bıyıklı Tilki’yi gördüler. Bay Bıyıklı havuç kemiriyordu.
— “Bıyıklı! O havuç benim!”
Tilki ağzı dolu dolu: “Çok tatlıymış.”
Pofuduk: “Tatlı çünkü ben ektim.”
Tilki: “O zaman tebrikler, çiftçilikte çok iyisin.”
En sonunda, havuç izleri kocaman bir ağacın dibindeki minik bir kapıya çıktı. Kapıyı çaldılar. Gözlüklü yaşlı Köstebek çıktı.
— “Aaaa, onlar mı? Ben onları yeni kazdığım tünelde buldum. Sahipsiz sandım, komşulara çorba yapacaktım.”
Herkes güldü. Meğer havuçlar rüzgârda düşüp köstebeğin tüneline yuvarlanmış, oradan da orman boyunca dağılmış.
Akşam olduğunda Pofuduk, tüm arkadaşlarını davet etti. Büyük Havuç Çorbası Partisi yaptılar. O gün Pofuduk bir şey öğrendi: Bazen kaybolan havuçlar seni en komik, en güzel maceralara götürür.
Hızlı Masal
HizliMasal.com olarak, size en güzel masalları paylaşmaktan gurur duyuyoruz.
© 2025. All rights reserved.
iletisim@hizlimasal.com