Ali, sıradan bir okul sabahına uyandığını sanıyordu. Gözlerini ovuşturdu, pijamalarını çıkardı, dişlerini fırçaladı. Sonra her zamanki gibi okul çantasını yatağın kenarından aldı. Ama çantayı kaldırır kaldırmaz, içinden minik bir “Hıhııı!” sesi geldi.
Ali, “Bu da neydi?” diye fısıldadı. Çantasını kulağına götürdü. İçeriden incecik bir ses daha geldi:
— “Beni sıkıştırma, nefes alamıyorum!”
Ali korkudan çantayı yatağın üstüne koydu. Fermuarı yavaşça açtı. Önce kitapları gördü, defterleri… ama aralarında hafifçe titreyen parlak bir kalem vardı. Kalem, Ali’ye bakıp konuştu:
— “Merhaba! Ben Sihirli Konuşan Kalem. Bugün seni çok eğlendireceğim.”
Ali, “Kalem mi konuşuyor? Rüya görüyor olmalıyım,” dedi. Ama kalem tek değildi. Çantanın içinden bu kez silgi atladı:
— “Merhaba! Ben de Silgican. Biraz huysuzum ama işimi iyi yaparım.”
Tam Ali ne olduğunu anlamaya çalışırken defter kapağını açtı ve içinden koca bir “Ha-ha-ha!” sesi çıktı. Defterin sayfaları titreşerek,
— “Bugün seni sınıfta rezil edeceğiz,” dedi.
Annesi odadan seslendi: “Ali, hadi okula geç kalacaksın!” Ali çantasını kapattı, ama yürürken çantadan “Şşşşt, beni çabuk çıkar” ve “Ben çok sıkıldım” gibi fısıltılar gelmeye devam etti.
Okul yolunda arkadaşı Zeynep yanına geldi. “Ne bu sesler?” dedi.
Ali kısık sesle: “Çantam konuşuyor ama kimseye söyleme!”
Zeynep kıkırdadı: “Tamam, söylemem… ama bana da göster.”
Sınıfa girer girmez gariplikler başladı. Ali sıraya oturdu, çantasını açtı. Konuşan kalem zıplayarak tahtaya çıktı. Tahtaya kocaman harflerle “Bugün tatil olsun!” yazdı. Öğretmen, “Ali! Bu da ne demek?” diye sordu. Kalem hemen Ali’nin eline atladı:
— “Ben yazdım, o değil!”
Silgican, yazıyı silerken yanlışlıkla tahtanın kenarını da sildi. Bir anda tahtanın köşesi görünmez oldu. Sınıftaki çocuklar “Vaaay!” diye bağırdı.
Derste matematik kitabını açtığında kitap kendi kendine problemleri çözmeye başladı. “5+7=Tabii ki 12, hadi biraz zor sor!” diye bağırıyordu. Öğretmen önce şaşırdı, sonra gülmekten kendini alamadı.
Teneffüste defter sınıfın ortasına atladı, sayfalarını açıp hikâye okumaya başladı. Hikâyedeki karakterler sayfalardan fırlayıp sınıfta dolaşmaya başladı: şapkalı bir kedi, elinde gitar tutan bir köpek ve uçan bir tost. Çocuklar onlarla saklambaç oynamaya başladı.
Öğle vakti kantine gittiklerinde çantadan bu kez kaşık ve çatal fırladı. Çatal, “Ben makarna severim!” diye bağırırken kaşık “Hayır, çorba daha güzel!” diyerek tartışmaya başladı. Kantinci amca şaşkınlıktan tepsiyi düşürdü.
Okul çıkışı Ali, Zeynep’le birlikte eve yürürken çanta kendi kendine konuştu:
— “Bugün güzeldi, yarın daha fazlasını yapalım.”
Ali kaşlarını kaldırdı: “Daha fazlası mı? Daha neler çıkaracaksın?”
Çanta hafifçe titredi:
— “Sürpriz… ama küçük bir ipucu vereyim: yarın içimden bir minik ejderha çıkabilir.”
Ali hem korktu hem heyecanlandı. Eve gidip çantayı yatağın kenarına koydu. Çantadan gelen son ses, uykudan önce duyduğu şey oldu:
— “İyi geceler, yarın görüşürüz.”
Ve Ali, ertesi günün neler getireceğini düşünerek uykuya daldı.
Hızlı Masal
HizliMasal.com olarak, size en güzel masalları paylaşmaktan gurur duyuyoruz.
© 2025. All rights reserved.
iletisim@hizlimasal.com