Ali sıradan bir çocuktu… ta ki o sabah gözlerini açana kadar.
Uyandığında ilk fark ettiği şey, tavanda yürüyen ayakkabıları oldu. Üstelik bunlar onun ayakkabıları bile değildi; kocaman yeşil botlardı. Ve konuşuyorlardı.
— “Bugün çok rahat hissediyorum,” dedi sol bot.
— “Ben de, sanki tabanım pamuk gibi!” diye cevapladı sağ bot.
Ali yatağından fırladı. O sırada kapıdan minik kardeşi Zeynep girdi… ama konuşmak yerine “Miyav!” dedi.
— “Zeynep? Sen niye kedi gibi konuşuyorsun?”
Zeynep omuz silkti: “Miyav miyav miiiyav!”
Mutfağa koştuğunda daha da garip bir manzarayla karşılaştı. Annesi kafasında tost makinesiyle kahvaltı hazırlıyordu. Masadaki tost ekmeği ise ona dönüp:
— “Merhaba, beni yemeden önce biraz sohbet edelim mi?” dedi.
Ali pencereden dışarı baktı ve şok oldu. Gökyüzü yerin altındaydı, denizler havadaydı. Balıklar bulutların arasında yüzüyor, yerde ise pamuk şeker tarlaları vardı. Ama bu pamuk şekerler durduğu yerde hoplayıp zıplıyordu.
Bahçede köpeği Pamuk havlamıyordu… konuşuyordu!
— “Günaydın Ali! Kuyruğum bugün yavaş sallanıyor, sanırım kahve içmem lazım.”
Sokağa çıktığında terslikler devam etti. Bakkal dükkânının önünde insanlar ürünleri almıyordu; ürünler insanlara “Beni al!” diye bağırıyordu.
Süt şişesi Ali’nin yanına gelip:
— “Beni alsana, ben buzdolabında çok tatlı görünürüm,” dedi.
Yanındaki salatalık ise kollarını iki yana açıp:
— “Hayır hayır, beni al! Ben çok esneğim!” diye atladı.
Okul servisi yerine dev bir salyangoz yanaştı. Şoför yoktu; salyangozun kendisi konuşuyordu.
— “Merhaba çocuklar, bugün biraz yavaş gideceğiz. Molalarda yaprak atıştırabilirsiniz.”
Okula vardıklarında işler iyice çığırından çıktı. Sıralar öğretmenlere ders anlatıyor, defterler çocuklara yazı yazıyordu. Matematik kitabı, “Hadi biraz şarkı söyleyelim,” deyince herkes mecburen müzik dersi yaptı.
Teneffüste bahçeye çıktığında havada uçan pizzalar gördü.
— “Bunlar ne?” diye sordu Ali.
Bir pizza dilimi cevapladı: “Biz bulut pizzalarıyız, isteyenin kafasına konarız.”
Ali’nin kafasına konan pizza: “Üzgünüm, biraz sıcak sos damlatabilirim,” dedi.
Öğle vakti okul kantininde yemekler öğrencileri seçiyordu. Bir hamburger Ali’nin kolunu çekti:
— “Seninle arkadaş olmak istiyorum.”
Patates kızartmaları sıraya dizilmiş, “Beni seç! Beni seç!” diye zıplıyordu.
Tam o sırada gökyüzünden dondurma yağmuru başladı. Çilekli, çikolatalı, vanilyalı toplar havadan düşüyor, herkes ters çevirdiği şemsiyelerle yakalıyordu. Pamuk köpek vanilyalı topu yakalayınca:
— “İşte bu yüzden burayı seviyorum!” dedi.
Ders bitince eve dönerken bir park gördü. Ama parkta çocuklar salıncaklarda sallanmıyordu; salıncaklar çocukları sallıyordu. Tahterevalli ise kendi kendine “Hop!” diye zıplıyordu.
Eve geldiğinde babası tavanda oturmuş gazete okuyordu. Gazetenin başlığı: “Normal Dünya’da Yaşayan İnsanlar Hakkında İlginç Gerçekler!”
Babası gülümsedi: “Oğlum, orada her şey ne kadar sıkıcıymış. Düşünsene, yemekler konuşmaz, gökyüzünden tatlı yağmaz.”
Akşam olunca Ali iyice alışmıştı. Ayakkabılarla sohbet ediyor, tost ekmeğiyle fıkra yarışması yapıyor, havadaki balıklara el sallıyordu. Ama uyku bastırınca köpeği Pamuk yanına geldi:
— “Eğer eve dönmek istersen, gözlerini kapat ve ‘Dünya düz olsun’ de.”
Ali gözlerini kapattı, dediğini yaptı. Tekrar açtığında… her şey normaldi. Gökyüzü yukarıdaydı, deniz denizdeydi, Zeynep normal konuşuyordu.
Ama mutfağa gittiğinde masadaki tost ekmeği hafifçe göz kırptı.
Hızlı Masal
HizliMasal.com olarak, size en güzel masalları paylaşmaktan gurur duyuyoruz.
© 2025. All rights reserved.
iletisim@hizlimasal.com