Bir sabah Mert uyandığında, yatağının ucunda duran pantolonunun olmadığını fark etti.
— “Ne oluyor ya? Daha dün buradaydı!” diye söylendi.
Dolaba baktı, çamaşır sepetine baktı, halının altına bile baktı ama pantolon yoktu.

O sırada kapıdan annesi girdi.
— “Mert, kahvaltın hazır!”
— “Anne, pantolonum kayboldu!”
Anne gülerek, “Kaybolmaz o, yerini unutmuşsundur,” dedi.
Mert somurttu: “Pantolon kendi başına yürüyemez ki…”

Tam o anda pencere kenarından ince bir ses geldi:
— “Aslında yürüyebilirim!”
Mert gözlerini kocaman açtı. Pencerenin önünde, kendi pantolonu duruyordu… hem de bacaklarını sallayarak!
— “Sen… konuşuyor musun?”
Pantolon gururla: “Evet! Ve artık kendi maceramı yaşamak istiyorum.”

Pantolon pencere pervazına tırmandı, dışarı atladı.
Mert peşinden koştu: “Dur! Gitme!”
Pantolon, “Beni yakalayamazsın, ben en hızlı kotum!” diye bağırarak sokağa fırladı.

Yolda karşılarına komşu teyze çıktı.
— “Evladım, bu senin pantolonun mu? Biraz… hızlı görünüyor.”
Mert: “Evet, yakalamaya çalışıyorum!”
Pantolon: “Teyzecim, bana dondurma alır mısın?”
Komşu teyze şaşkın: “Pantolon benden alışveriş mi istiyor?”

Pantolon koşarak parka girdi. Oradaki çocuklar gülmeye başladı.
— “Aa bakın! Dans eden pantolon!”
Pantolon parkta salıncağa oturdu, kendi kendini sallamaya başladı.
— “Mert, birazdan dönecem, ama önce kaydıraktan kayacağım,” dedi.

Mert yakalamak için atıldığında pantolon bir takla atıp kaçtı. Bu kez bakkalın önünde durdu.
Bakkal amca şaşkınlıkla:
— “Evladım, pantolonun çikolataya bakıyor.”
Pantolon: “Alabilir miyim? Çikolata benim rengi açmamı engellermiş!”

Tam Mert pantolonu yakalayacakken pantolon hızla ara sokağa girdi. Ara sokakta bir grup giysiyle karşılaştı: bir bere, bir atkı ve bir çift eldiven.
Bere sırıtarak: “Yeni misin?” dedi.
Pantolon başını salladı: “Evet. Kaçıştayım.”
Atkı, “Biz Giysi Kaçış Çetesi’yiz. Sahiplerimizin bizi çamaşır makinesine atmasından bıktık,” dedi.
Pantolon gözleri parlayarak, “Ben de katılırım!” diye bağırdı.

Mert köşe başından bakınca pantolonunun başka giysilerle fısıldaştığını gördü.
— “Aaa! Sen çeteye mi katıldın?!” diye bağırdı.
Pantolon, “Şşş! Bu gizli operasyon,” diye cevapladı.

Çete hep birlikte lunaparka gitti. Bere dönme dolaba bindi, atkı gondola, eldivenler ise pamuk şeker kuyruğuna girdi. Pantolon ise çarpışan arabalara atladı.
Mert onları lunaparkta kovalamaya başladı.
— “Pantolon! Eve dön!”
Pantolon, “Hayır! Daha roller coaster’a bineceğim!” diye bağırdı.

Günün sonunda Mert bir plan yaptı. Evdeki çamaşır makinesini çalıştırıp kapağını açık bıraktı.
— “Burada çok rahat yer var, üstelik sıcak suyla masaj da yapar,” diye seslendi.
Pantolon merakla yaklaştı: “Hmm… masaj güzel olur.”
Çete üyeleri de meraklandı. Bere, “Belki köpük partisi gibidir,” dedi.
Pantolon içeri oturduğu anda Mert kapağı kapattı: “Yakaladım seni!”

Yıkama bitince pantolon tertemizdi, ama hâlâ konuşuyordu.
— “Tamam Mert, macera güzeldi ama seninle kalmaya karar verdim. Yalnız haftada bir beni gezmeye çıkar.”
Mert gülümsedi: “Anlaştık.”

Ama ertesi sabah dolaptan hafif bir fısıltı geldi:
— “Bere… atkı… hazır mısınız? Kaçış planı B’ye geçiyoruz…”